22 Aralık 2015 Salı

Bir yıl daha geride kalırken



Sabah sabah nerden aklıma geldi yazmak bilmiyorum ama yazmadan da duramıyorum 
:) çünkü yazmakta okumak gibi bi nevi iç hesaplaşma benim için…içerdeki sese kulak vermezsem olmuyor işte neyse…yarından itibaren yıllık iznimin 7 gününü kullanıp 11 günlük bir tatil yapacağıma göre şimdiden yazabilirim.

Bu yıl benim için enteresan bi yıl oldu aslında bütün ezberlerimi alt üst eden bi yıl…Ne varsa yapmam dediğim yaptım! Diyemeyeceğim:) ama kendimi çoğunluklaaaa
 -büyük konuşmuşun kızım bak gördün mü ! 
derken buldum vee kendi çapımda ezberlerimi alt üst ettim orası kesin :)

Bu yılda yine öncekiler gibi çok sevdim :) (Terazi kadınıyım naparsın burada içimden Avrupa yakasındaki fatoş karakteri çıktı sanırım :* ) ama hayatı aşkla yaşamak diye bir şey var azizim her şeyden tat alarak yaşamanın hazzı bambaşka…misal sabah yürüyüşünde karşıdan gelen ve sabahın tee o saatinde dershaneye gitmek için kalkmış tatlı tombik çoçugun 'günaydın aplaa' demesi mutlu etmeli seni gününün iyi geçmesine sebep olmalı, günü güzelleştirmeli ;)

Bu yılda her yıl gibi değişmeyen tek şeyi hayatımın omphalosunu yani ailemi yine çok sevdim ve her gün şükrettim böyle bi aileye sahip olduğum 24 saatte 24 ayrı duyguyu onlarla yaşayabildiğim için…

Bir kez daha anladım acının şiddeti tamamen bize bağlı…Anladım ki tüm bitişler yepyeni başlangıçlarmış aslında…Zaman geçti gitti herkes gibi bende alıştım buna (Sanırım kendime yaptığım en iyi iyilik bu oldu) :) Yok olmasın diye alışmaktan da korkmadım iy ki de korkmamışım sevinç,huzur,sevgi geldi tekrar geri…O yüzden endişelenmedim pek fazla...Anlamlar yüklemedim bitmelere de gitmelere de yeter ki dedim ben  gitmeyim ben tükenmeyim :) İşte böyle filizlendi bitti dediğim şeyler hemde hiç beklemediğim bir anda aniden.. Hep öyle olur ya zaten :)

Mesleğimi hala tam olarak yapamasamda yani hala müze sınırları içerisinde olamasam da  mesleğimin beni ne kadar mutlu ettiğinin heyecanımı nasıl dipdiri tuttuğunun farkına vardım araziye her çıkışımda bir kez daha makalelerimin başında buldum kendimi ve dedim ki bu yüksek lisans mevzusunu halletmeli okumaya öğrenci olmaya hep devam etmeli :)

Sonra elimde bir bardak çayla hiç bir sebebe bağlı olmadan İstanbul’u sevdim ama Eskişehir’i de özledim hadi gel karşılıklı bi çay içelim diyeceğim bi dostu özler gibi…bütün bunlara rağmen Kırıkkale’de işe gidip gelmeye devam ettim :)

Yılın sonlarına doğru bi silkinip kendime geldim hayatımdaki fazlalıkları çıkarmaya karar verdim fazla eşya insanı bağımlı yapar hantaldır az,öz ve pratik olmalı her şey içinden bi ses hadi gidiyoruz denince derlenip toplanıp gidebilmeli insan dedim o yüzden fazla eşyaları onlarla mutlu olabilecek gerçekten o eşyalara ihtiyacı olan insanlara verdim ki çok mutlu oldular alıp kullanmadığım simli ojemi kuzenimin küçük kızına verdiğimdeki o boncuk göz parıltısı her şeye bedeldi :) bedenimdeki fazlalıkları attım mesela hepsi birer tortu olduğu için :) spora başladım mesela kendime yapabileceğim en iyi yatırım bu olduğu için :)

Bu yıl öğrendim ki kararında olan ' ben ' duygusu iyidir iyi :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder