günler geçer ve
çalışır şafağın değirmeni
kim bilebilir ki
kimi neyi eskittiğini
ben ne kadar
önemserdim kendimi hay allah
sen ne kadar
kumraldın aynalarda hay allah
temmuz tam bu işe
göredir bana kalırsa
gel bağışlayalım
birbirimizi
Üstünde iki yonga:
Çarşamba, bir de cuma
Ayrılık lafları etme
sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz
Ağustos nasıl olsa
Kol kola yürüyoruz
tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz
korkuyoruz da
Kimi zaman neden
kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe
arıyoruz en sapa
İşimiz mi yok, şu
Akay'a sapalım istersen
İstersen garson
girelim ilkyazın gazinosuna
Börekçi! diye bağır
istersen şurda
Kısmet çıkar
-sanırım- Emek'te oturan kıza
Abiler! Abiler! diye
bir şey satayım ben
Mendilim kalmamış
kağıt peçete yok mu çantanda?
Üç peseta gibi bir
paraya dondurma yemiştim
Madrid'te yemiştim ve
çatılardan kanguru akıyordu Londra'da
Seversin mi beni,
doğru söyle ama? - Sigara?
Ne eflatun etin var,
yanarca mı yanarca
İnan Selimiye'nin
minareleri gibisin
Her seferinde başka
yoldan çıkılır nirvanaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder