26 Aralık 2014 Cuma

bugünün repertuvaaarı :) :)

http://www.youtube.com/watch?v=PwIyOWGtZZE


Ne güzel yaratmış yar yar seni yaradan

İstemem esmesin yar yar  yeller incidir

Güzelsin sevdiğim yar yar gülden goncadan

Uzanmasın sana yar yar eller incidir

Kipriklerin oktur yar yar kaşın yay gimi

Gözlerin aklımı yar yar etti zay gimi

Cemalin güneşe benzer yüzün ay gimi

Dağmesin zülüfler yar yar teller incidir

Bir garibim düştüm gurbet ellere

Aşıkım ben sinemdeki güllere

Vallahi adını yar yar demem ellere

Billahi adını yar yar demem ellere

Düşersin dillere yar yar diller incidir

Yöre: Kırşehir

Kaynak kişi: Neşet Ertaş



Hey erenler akıl fikir eyleyin

Dağlara da duman ne güzel uymuş

Yaradan Allah'a şükür eyleyin

Mümine de iman ne güzel uymuş

Daim geceleri dağlar başında

Hiç bir hile yoktur onun işinde

Alıp gezdirirdi çölün başında

Ali'ye de Selman ne güzel uymuş

Kul Hüsey'n'im yeşil giyer eynine

Hiç bir hile getirmedi göynüne

Kurdu kuşu lütfeylemiş kendine

Tabiata insan ne güzel uymuş

Kaynak: Kul Hüseyin

Yöre: Erzincan

25 Aralık 2014 Perşembe

sürekli bi gitme kacarcasına gidebilme arzusu :)







TÜ TÜ TÜ KEN DİM


Bugünlerde neyi tüketiyorsunuz?

Zamanın hızla aktığı, her şeyin çok kolay tüketildiği, adları parıltılı içleri boş kavramların arttığı ve pazarlandığı bir asırda insanın kendini ve duygularını koruması o kadar zorlaştı ki...

Farkına varmadan azalan, giden ve biten anlar yaşıyoruz. Uçup gidiyor, tükenip bitiyor. Önce kendi dilimizde tüketiyoruz, değersizleştiriyoruz. Kelimelerimize sinen tüketme alışkanlığı günlük konuşmalarımıza da yansıdı. Yediğimiz ve içtiğimiz şeyler için bile tüketiyoruz kelimesini kullanmaya başladık.

–Bugünlerde çok su tüketiyorum.

-Süt ürünlerini pek fazla tüketemiyorum,

gibi cümleler duymaya hatta fark etmeden kullanmaya başladık. Ne kadar kaçınmaya ve korunmaya çalışsak da bulaşıcı bir hastalık gibi zihnimize yerleşti. Yiyecekleri yiyoruz ve nimetleniyoruz yerine tüketiyoruz diyoruz.

Bu dil özellikle de tanınmış, kendilerine modern eğitimli bir çizgi vermeye çalışan, model gösterilen kişiler arasında yaygın olarak kullanılıyor. Bu kişilikler modern zamanın parlattığı ve cilaladığı, marka imajlı tipler... 

Kendilerini de iyi bir marka ve isim olarak tanıtan, imajın her şey olduğunu düşünen, ellerini değdikleri her şeyi de kolayca tüketen insanlar...

Yeni nesil bu kelimeleri duyarak büyüyor...

Kelimeler ise düşüncenin şifreleri... 

Nasıl düşündüğümüz, nasıl yaşadığımız, hayatı nasıl algıladığımız kullandığımız kelimelerde saklı...

Onlar tükenen bir zamanın çocukları... 
Sanal arkadaşlıkların, sanal duyguların muhatapları... 
Arkadaşlıkların bilgisayar aracılığı ile kurulduğu, ayrılıkların yine sayfandan onun adını silmekle yaşandığı anın gençleri... 
Her şeyin çok kolay alındığı, çok da kolay harcandığı sistemin şahitleri...

Onlara maalesef ki, tüketebilecekleri bir hayat bırakıyoruz. Çalışarak kazanacakları, emeğin tadını hissedecekleri, tüketmeden üretecekleri, boşa harcamadan kazanacakları bir dünyayı öğretebilseydik keşke... 
Her şeye sahip olmayı öğretmek yerine, değer vermeyi, korumayı anlatabilseydik... Tonlarca bilgiyi yüklerken zihinlerine, birazcıkta hikmet karıştırabilseydik...

Zaman tükeniyor, insan tükeniyor...

Tükenmişlik sendromu psikolojik bir rahatsızlık olarak daha sık kullanılmaya başlıyor. Artık daha çok duyuyoruz... 

İnsan tükeniyor, kronik yorgunluklar, ağrılar yaşamaya başlıyor. Fiziksel sebebi bulunamayan rahatsızlıkları oluyor. Her şey biterken, tükenirken, ruhu da yoruluyor, o da tepki veriyor. Sahte olan, süslü parıltılı gösterilip satılan her şeye, her duyguya, her düşünceye isyan ediyor. Dille söyleyemediğini, vücudu hastalıklarıyla ifade etmeye çalışıyor.

İnsan bitmeyen, tükenmeyen, azalmayan, zamanla artan, çoğalan bir şeyler duymak istiyor artık... 

Yedikçe çoğalan, bereketlenen, sevdikçe bitmeyen şeyler yaşamak istiyor.

Tüketmeden yemek ve içmek, lezzetin tadını alarak, verene minnettarlığını söyleyerek karnını doyurmak. Zaman geçirmek, vakit harcamak kelimelerini kullanmadan, ömrü tüketmeden anı yüreğine çekerek, tüm damarlarında hissederek yaşamak...

İki nefes arası bir sürede yaşadığını hissetmek ne güzel bir andır... 

O an, içinde çoğalan bir sevgiyle sevmek, sevdikçe çoğalan her şeyi yeniden sevmek... 

Verdikçe artan her şeyi tekrar tekrar vermek...

Tüketmeden, harcamadan, bitirmeden sevmek...
 son zamanlarda fark ediyorum ki en iyi arkadaşım kendim olmuş

v kendimle 

v konuşmak

v yemek yemek

v kahve içmek

v aylaklık yapmak

v falanlar filanlar...

ÇOK ŞEY YAPMA YA KEDİDİR O KEDİ... :)



23 Aralık 2014 Salı

konuşmaya gücü olmamak

susmak

konussam ne olacak sanki deyip anlat a ma mak

kitaplara sığınmak


19 Aralık 2014 Cuma

12 Aralık 2014 Cuma

(sağ baştan kıslar konuşayor) gidek mi gıııı....bence gidek askısı....nereye la bensiz bende gelecem :) :) :)


                                                 kıslaaarım :)
















                                                   
                                  bide bu olumsuzlar var tabi !


:)